Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Başarıyla yürüttükleri dönem başkanlığı ve bu büyük zirveye ev sahipliğinden dolayı Cumhurbaşkanı Tokayev’i şahsında tüm kazak kardeşlerimi tebrik ediyorum. Üyeliğe yeni kabul edilen Kuveyt’e aramıza hoş geldiniz diyorum. Kazakistan’ın önerisi doğrultusunda temelleri atılan konferansın 30’uncu kuruluş yıl dönümü yine Kazakistan tarafından düzenlenen bu zirvede kutlamanın bahtiyarlığını yaşıyoruz.
Zirvemizin ve yapacağımız istişarelerin ülkelerimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. 2019’da ilan ettiğimiz yeniden asla girişimizin temel hedefi, kıta ülkeleriyle ikili ve bölgesel platformlarda iş birliğimizin derinleştirilmesidir.
Kurucularından olduğumuz konferansın genişlemesine ve kurumsal kapasitenin genişletilmesine başından beri güçlü destek verdik. 2010-2014 yılları arasındaki dönem başkanlığımız sırasında da aynı doğrultuda hareket ettik. Bugünkü Astana Zirvesi de, konferansın uluslararası teşkilata dönüşümü sürecinin ilan edildiği zirve olarak tarihe geçecektir. Değerli dostlar, insanlık olarak güç dengelerinin değiştiği, tedarik zincirlerinde kırılmalar yaşandığı, ekonomiden gıda güvenliğine, enerjiden uluslararası ilişkilere pek çok alanda ciddi imtihanlarla karşılaştığımız bir dönemden geçiyoruz. Terörizm, ırkçılık, göç gibi aşina olduğumuz sorunlara iklim değişikliği ve yabancı düşmanlığı gibi yenileri ekleniyor.
Bir elin beş parmağını geçmeyen ülkelerin çıkarlarını gözeten ancak dünya nüfusunun kahir ekseriyetini görmezden gelen mevcut sistemin yapısal sorunları giderek kendisini daha fazla hissettiriyor. Türkiye olarak uzun bir süredir ‘dünya beşten büyüktür’ diyerek bu duruma dikkat çekiyoruz. Küresel güvenlik mimarisinin daha adaletli, hakkaniyetli, temsil kabiliyeti yüksek, yeni bir anlayışla şekillendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Dünyanın neresinde olursak olalım büyük insanlık ailesinin üyeleri olarak hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz.
Salgın sürecinde yaşadıklarımız, bu gerçeği biz tekrar hatırlatmıştır. Sorunlarımız nasıl müşterekse çözüm yollarını da ortak akılla beraber aramalı, beraber bulmalıyız Türkiye olarak dostlarımızın fikirlerine büyük kıymet verirken tecrübe ve birikimlerimizi paylaşmaya da hassasiyet gösteriyoruz. Konferans bünyesinde yeni sınamalar ve tehditler öncelik alanının koordinatörlüğünü bu anlayışla yürütüyoruz. Öte yandan terör örgütleri, terörle mücadele tedbirleri karşısından asimetrik tehdit unsurlarını geliştirme çabalarını sürdürüyorlar.
FETÖ, DEAŞ, PKK gibi terör örgütleri eylemlerini organize suç faaliyetleriyle destekliyorlar. Bu terör örgütlerine yardım eden, propaganda, finansman ve eleman devşirme faaliyetlerine katılan oluşumların hiçbir ayrıma gidilmeksizin engellenmesi gerekiyor. Bugün kabul edeceğimiz konferansın Birleşmiş Milletler Küresel Terörizmle Mücadele Stratejisi’nin uygulanmasına ilişkin eylem planının da bu açıdan önemli bir kazanım olarak görüyorum.
Afganistan’da barış ve istikrarın tesisi, Afgan kardeşlerimize karşı insani görevimizin yanı sıra düzensiz göç hareketleri ve artan terör faaliyetlerinin önlenmesi bakımından da büyük önem taşıyor. Afganistan’ı kendi kaderine terk etmemeli, insani yardım konusunda uluslararası camia olarak desteğimizi sürdürmeliyiz. Türkiye olarak dış politikamızda öncelik verdiğimiz insani yarımlarımızı 2021 yılında 120 ülkeye ulaştırdık. Toplam 5,6 milyar dolarlık insani yardımla, bu alanda dünyada milli gelire ortanla ilk sıradayız. 3,7 milyonu geçici koruma altındaki Suriyeliler olmak üzere 4 milyondan fazla yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapmayı sürdürüyoruz.
Ukrayna’daki krizin bölgesel ve küresel ölçekteki etkilerini hepimiz yakından hissediyoruz. Adil bir barışın diplomasi yoluyla sağlanabileceğini, savaşın kazananı, adil bir barışın ise kaybedeni olmayacağını hep söylüyorum. Diğer yandan savaşın olumsuz etkilerinin giderilmesi için Birleşmiş Milletler ve taraflarla sarf ettiğimiz yoğun çabalar tüm dünyanın takdirini kazanmıştır.
Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihracına yönelik İstanbul Mutabakatı ve geçen ay gerçekleştirilen esir takası bu yönde kaydedilmiş somut birer başarıdır. Hedefimiz sahadaki zorluklara rağmen yakalanan ivmeyi devam ettirerek, bir an önce akan kanın durmasını sağlamaktır.
Orta Asya ülkelerinin çevre coğrafyalarla ulaşım bağlantılarının güçlendirilmesi ortak menfaatimizedir. Türkiye olarak çok modlu ulaştırma koridorlarını teşvik ediyor, Asya’yla Avrupa’yı birbirine bağlayan modern İpek yolunun canlandırılmasını destekliyoruz. Bu bağlamda Hazar geçişli Doğu-Batı Orta koridor girişimize ve orta koridorun bel kemiği olan Bakü-Tiflis-Kars demir yoluna büyük önem veriyorum.
Uluslararası bağlantıları pekiştirmek amacıyla son 15 yılda 100 milyar dolar değerinde 100’den fazla büyük alt yapı projesini hayata geçirdik. Bu yıl ayrıca konferansın ticaret ve yatırımlar öncelik alanının eş koordinatörlüğünü de üstlendik. Sürdürülebilir enerji konusu ve enerji güvenliğinin temini tüm dünyada yeniden gündemin üst sıralarına yerleşti.
Kaynak ve güzergah çeşitlendirmesi, enerji politikamızın temel hedeflerindendir. Bunun önemli bir diğer boyutu da hepimizin gündeminde olan, temiz enerjiye geçiş sürecidir. Küresel ısınma, biyolojik çeşitliliğin yok olması, çölleşme, doğal afetler gibi çevre sorunları 100 yılın en önemli sınamaları olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla güven artırıcı önlemler kataloğunun çevre boyutunu konferansın en önemli faaliyet alanlarından biri olarak görüyorum."
Hibya Haber Ajansı