Türkiye’nin önemli restoran zincirlerinden biri olan Köfteci Yusuf ile ilgili dikkat çeken bir paylaşım geldi. Şirketin eski çalışanlarından olduğunu söyleyen Mustafa Kurt isimli bir kişi, sosyal medya hesabından 2018-2020 yılı arasında Köfteci Yusuf’ta yaşadıklarını paylaştı.
Kurt, “KENDİ ŞAHİTLİĞİMLE BİR DEĞERLENDİRME: KÖFTECİ YUSUF” başlığıyla paylaştığı yazısında, “2018-2020 yıllarında Köfteci Yusuf firmasında yönetim etkinliği, strateji ve İK konularında danışman sıfatıyla bulundum ve doğal olarak şirketin süreçleri ancak daha da önemlisi şirketin mantalitesi hakkında net bilgi sahibiyim. Üretim tesisinin örnek bir tesis olması, Bursa'nın en muhafazakar ilçesinde sadece kadınlardan oluşan bir ekiple köftelerin hazırlanması gibi konuları geçiyorum. Firmada görev aldığım esnada bir kaç kez maliyetler konusunu da incelediğimiz hatırlıyorum. Şirket sahibi Yusuf Bey'in hemen uygulanabilir maliyet iyileştirme önerilerine bile mesafeli yaklaştığının şahidiyim” dedi.
“Bu cihazın sağlığa zararlı olduğuna dair…”
Köfteci Yusuf’un müşterilerinin sağlığına önem verdiğini ifade eden Kurt, “Örneğin o zaman 100 kadar şubeye günlük 200bin kadar müşteri geliyordu ve bunların yarısının tuvaletleri kullanması durumunda yaklaşık 300bin adet kağıt havlu kullanılması gerekiyordu. Bunun yerine el kurutma cihazı alımıyla yıllar boyunca şirketin elde edeceği kazanç hesaplandı ve kendisine sunuldu. "Bu cihazın sağlığa zararlı olduğuna dair bilgiler var, o yüzden şimdilik dursun" dediğini hatırlıyorum” ifadelerini paylaştı.
“En kaliteli çay..”
Maliyet düşürme konusunda Köfteci Yusuf’un katı kuralları olduğunu söyleyen ve şirketin müşterilerin sağlığını ve kaliteli ürünleri tercih ettiğini söyleyen Kurt, “Yine maliyet yönetimi konusundaki mantaliteyi izah edebilecek farklı çok güçlü örnekler mevcut. Günde 200bin kişinin girdiği 1 restoran zincirinin tedarikçi firmaların hayali olduğunu tahmin edebilirsiniz. O yüzden sadece firma içinden önerilerle değil tedarikçi firmaların da maliyet düşürme kapsamında kapı aşındırdığına çok kez şahit oldum. Bazıları da çay üreticisiydi. Firma ücretsiz sunduğu çayın kalitesini çok ama çok önemserdi. Bu yüzden birçok firmadan mevcut fiyatının çok çok altında çay tedariği teklifi gelmesine rağmen Yusuf Bey'in o dönemin en kaliteli çayı olarak piyasaya konumlanmış olan, itibarlı bir çay markasının özel serisinde ısrarcı olduğunu biliyorum. Müşterilere ücretsiz olarak (o dönem günde 500 bin bardak civarı) sunulan çayda bile maliyet-odaklı davranmayan bir şirket mantalitesinin altını çizmek istiyorum” ifadelerini paylaştı.
“Cam şalgam suyu”
Kurt, paylaşımının devamında şunları söyledi:
Firmadaki projem sonrasında yeni tanışmalarda zaman zaman firmanın konusu açılabiliyordu. Bunlardan birinde zamanında Köfteci Yusuf'a şalgam suyu sağlayan bir firmanın üst düzey yöneticisi "Yahu ben bir türlü anlayamadım, yıllarca biz plastik şişede daha ucuz dememize rağmen Yusuf Bey hep cam şalgam suyu tercih etti. Maliyet odaklı bir firmada hayret edilecek bir şey doğrusu." şeklinde bir değerlendirmede bulundu. Bu konunun firma içinde de defalarca konu edildiğine şahit oldum. Yusuf Bey plastik şişelerdeki hissin çok kötü olduğunu ve cam şişelerdeki ürünün daha kaliteli olduğuna vurgu yaptığını hatırlıyorum. Yıllar içinde maliyet çalışmaları devam ettikçe bu konuda bir şirket ilkesi geliştirmek gerekti ve bu ilke daha sonra beton gibi kalıplaşan bir slogana dönüştü: *maliyet düşürme çalışması yaparken asla müşterinin tabağına dokunma!*
Özetle 3 yıla yaklaşan şahitliğimle şunu net söyleyebilirim; şirket mantalitesi bırakın ürünlerinde -kültürümüzde çok büyük tepki alabilecek domuz eti kullanmayı- masadaki sunulan ürünlerde kaliteyi düşürebilecek her öneriye kapalıdır.