Türkiye dünden beri Uşşaki tarikatında yaşanan cinsel taciz skandalını konuşuyor.

Kısaca özet geçeceğim; Adı Eyüp Fatih Şağban

Takma adı Fatih Uşşaki. Kasımpaşa’da merkez dergahı, Türkiye’nin dört bir yanında da onlarca tekkesi var. 12 yaşındaki çocuğun taciz edildiği yer ise Sakarya Akyazı’da.

3 katlı bina. Eyüp Fatih Şağban’ın müritleri o binaya geliyor, kendisine hizmet ediyor. Kendi aralarında iş paylaşımı yapmışlar. Kimisi ev işleri kimisi dergâhın işleriyle ilgileniyor. Bu binada yemekhane, misafir odaları, büyük salonlar var. En üst katı da Fatih Şağban kendisine ayırmış. Vaktinin büyük bölümünü orada geçiriyor.

İşte 12 yaşındaki Y.A da orada cinsel tacize uğruyor.

Şimdi herkesin çocuğu var. Göz bebeğimiz hepsi. Saçının teline zarar gelmesin diye dünyayı yakacak kadar seviyoruz evlatlarımızı.

Peki tacize uğrayan 12 yaşındaki Y.A’nın orada ne işi var? Bizzat, anne ve babasının eliyle dergâha getirilmiş bir çocuk. Annesi Sakarya Akyazı’daki dergahın mutfak, yemek işleriyle uğraşırken 12 yaşındaki Y.A da çay-yemek ikramında bulunuyormuş gelenlere.

12 yaşında.

Çizgi film izleyeceği, arkadaşlarıyla oyun parkında oynayacağı, bisiklet süreceği, bale yapacağı, kitap okuyacağı yaşta.

Annesinden babasından cep telefonu, tablet için izin koparmaya çalışacağı yaşta.

Ders çalışacağı, mesleki hedeflerini koymaya başlayacağı yaşta.

Hepsini geçin, annesinin babasının dizinin dibinde oturacağı yaşta.

Ama Y.A nerede? Dergâhta

Dergâhta ne yapıyor?

Oraya gelenlere çay-çorba servisi yapıyor.

**

Küçük çocuğun ifadesinden;

“Üst katta ben ve Fatih’ten başka kimse yoktu. Bana bir şey demeden dudağımdan öptü. Ona bir tepki vermedim. Çünkü korkmuştum. Üst kata çıktığım zaman her fırsatta beni öperdi ve anneme babama söylememem konusunda bana telkinde bulunurdu. Her sabah, sabah namazına giderken beni omzumdan öpüp, pantolonumu indirip, ön bölgemi okşardı. Dergâhta 10 yaşlarında bir kız daha vardı. O bana Fatih’in onu kucağına oturttuğunu anlatmıştı”

Küçük Y.A yaşadıklarını bu sözlerle Akyazı Cumhuriyet Savcısı İ.S’ye anlattı. Uzman adli görüşmeci de ‘ifadenin güvenilir olduğunu düşünülmüştür’ notuyla Y.A’nın yaşadıklarını doğru olduğu yönünde görüş bildirdi.

**

Herkes Fatih Şağban’ın tarikat lideri olduğunu ve adının cinsel taciz olayına karıştığını konuştu-konuşuyor.

Kimse, 12 yaşındaki bir kız çocuğunun dergahta ne işinin olduğunu sormadı.

Kimse Y.A’nın neden oyun parkı yerine dergahta çay servisi yaptığını sormadı.

Y.A’yı oraya götüren annesinin babasının sorumluluğu yok mu?

**

OdaTV Fatih Şağban ile mağdur Y.A’nın babasının konuşmasının kaydını yayınladı.

Fatih Şağban tacizde bulunduğu kızın babasına olayın üstünün kapatılması için yalvarıyor.

Olay tam da burada başlıyor. Tacizci Fatih Şağban, kızın babasına “İleri giden bir şey yok, insan nefis taşıyor, bekaretinde sorun yok, sevişme diye bir şey yok, öptüm. Bu da Allah’ın bir takdiri.  Böyle ileri gitmek veya bir bekaretine, namusuna, iffetine afedersin bir sevişme vesaire uzun bir şey yok. Bir geldi işte sarılıp öpüşme olmuş o kadar yani. O da yani ben günahım neyse çekeyim yani. Varsa gel canımı istiyorsan canım burada” diyor.

Kızın babasına ne diyor biliyor musunuz?

(Y.A’yı kastederek) “Bu senin, sana işaretli diyorsan başımın üstüne, al diyorsan alayım ama çocuğun yaşı ufak, ilerde olur mu olur, muratlar var mı var” diyerek kızını kendisine verirse kabul edeceğini söylüyor.

Araba alıp satmıyorlar. 12’sinde bir kız çocuğu hakkında konuşuyorlar.

Fatih Şağban kızını öptüm diyor, baba saygıda kusur etmiyor.

Y.A’nın babası Fatih Şağban’a kızıyla arasında geçen konuşmayı şöyle anlatıyordu,

“2,3 gündür efendimi rüyamda görüyorum baba, iki yakam eline yapıştı falan dedi. Kızım bunlar nasıl rüyalar sen kendine biraz çekidüzen ver falan dedim. Sabah kalktım. Benimle beraber kalktı, işe gideceğim ‘Baba ben gene bir rüya gördüm’ dedi. ‘Fatih Efendi’ dedi ‘beni bir ateşe atıyordu’ dedi. ‘Böyle şeyler olmaz’ dedim. ‘En kısa zamanda toparlanalım efendimizin elini öpmeye gidelim’ dedim. O arada işte boynunu büktü. İşte ağlayarak çekti gitti. Ben işe gidecektim, ilgilenemedim.”

Kız ağlıyor, bir şeyler anlatmaya çalışıyor.

Baba da ‘böyle şeyler olmaz, en kısa zamanda efendimizin elini öpmeye gidelim’ diyor.

Şimdi süreç buraya göz göre göre gelmiş olabilir mi?

Bu şaklaban umreden dönünce binlerce insan havaalanında zikir çekti, kimse bir şey demedi.

‘Elimi öpen cennete gidecek’ dedi, yine kimse bir şey demedi.

‘Türkiye Cumhuriyeti son buldu, Osmanlı kuruluyor’ dedi, kimse bir şey demedi.

‘Tayyip Bey birinci padişahımız olarak gözüküyor’ dedi, yine kimse bir şey demedi.

Ve bu adam müritlerine ‘Devletin kontrol mekanizmalarında olalım’ dedi

Hiçbir şey olmadı. Ne dediyse, ne yaptıysa yanına kâr kaldı.

Kızının uğradığı istismarın boyutu ortaya çıkınca baba şikayetçi oldu, operasyon düzenlendi.

**

Önce FETÖ, sonra Adnan Oktar’cılar. Şimdi de Uşşaki tarikatı.

Yok birbirlerinden farkları. İstismar, taciz, tecavüz ne ararsanız bunlarda.

İnsanlarımızı da bir şekilde kandırıyorlar ya da bu dergahlara gidenler kandırılmaya müsait.

Olayların buraya gelmesinde Fatih Şağban’ın onca vukuatına rağmen önlem alınmaması kadar anne ve babasının da kızlarını dergaha bırakması etkili.

Çocuklarımız en kıymetlilerimiz. Ders çalışsın, kitap okusun, spor yapsınlar.

Dergah, cemaat, efendi gibi kelimelerin anlamını bile bilmesinler.